Türkiye’nin güneybatısında, Burdur’un Yeşilova ilçesinde yer alan Salda Gölü, berrak turkuaz suları ve beyaz kumlarıyla adeta bir doğa mucizesi. Dünya üzerinde Mars yüzeyine en çok benzeyen yerlerden biri olarak bilinen bu göl, hem bilim dünyası hem de turizm açısından eşsiz bir değere sahip. Ancak bu eşsiz ekosistem, son yıllarda artan insan müdahaleleri ve özellikle tartışmalı altyapı projeleri nedeniyle ciddi tehditlerle karşı karşıya.
Salda Gölü Neden Önemli?
Salda Gölü’nün yaşı milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Gölün en dikkat çekici özelliklerinden biri, bünyesinde barındırdığı *“mikrobiyalitler”dir. Bunlar, göl suyundaki magnezyum açısından zengin minerallerin birikmesiyle oluşan, hem biyolojik hem de jeokimyasal süreçlerin ürünü olan yapılar. Mikrobiyalitler, Dünya’da çok nadir görülen **hydromagnesite minerallerinden oluşuyor. NASA bilim insanları, Salda Gölü’nün bu yapılar sayesinde Mars’taki Jezero Krateri ile benzerlik gösterdiğini ve Mars’ta yaşam izlerini araştırmak için Salda’yı bir model olarak incelediklerini açıkladı.

Göl Çevresine Asfalt Atılması
Salda Gölü, 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı kararı ile “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edildi. Ancak son günlerde, göl çevresine asfalt yol yapıldığına dair görüntüler sosyal medyada ve haberlerde geniş yer buldu. Resmi açıklamalarda asfaltın sadece mevcut yolların bakım-onarımı amacıyla yapıldığı belirtilse de, uzmanlar bu durumun göl ekosistemini olumsuz etkileyeceği konusunda uyarıyor.
Ekosistem uzmanlarına göre, asfalt yüzeyler yağmur sularının doğal filtrasyonunu engelleyerek kirleticilerin doğrudan göle ulaşmasına sebep olabilir. Ayrıca artan araç trafiği ve insan yoğunluğu, kıyı ekosisteminin hassas dengesini bozma riski taşıyor.
Çevre örgütleri, akademisyenler ve yerel halk, Salda’nın korunması için daha sıkı önlemler alınmasını talep ediyor. Sosyal medyada “Salda’ya Dokunma” etiketiyle binlerce paylaşım yapıldı. Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu da hukuki sürecin başlatılması gerektiğini açıkladı.
Salda Gölü yalnızca bugünün insanına değil, gelecek nesillere de ait. Bu yüzden, kısa vadeli turizm gelirleri uğruna uzun vadeli doğal mirasın feda edilmemesi gerekiyor. Eğer gerekli önlemler alınmazsa, bu beyaz cennet geri dönüşü olmayan bir yola girebilir.
*Mikrobiyalitler: Göl veya deniz suyunda mineral çökelmesi ile oluşan, mikrobiyal faaliyetler sonucu şekillenen kaya benzeri yapılar.
**Hydromagnesite: Magnezyum karbonat esaslı, genellikle beyaz renkli ve su içeren bir mineral türü.
Kaynaklar:
– T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı resmi verileri
– NASA Astrobiology Institute raporları
– Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu açıklamaları
– Yerel haber kaynakları ve ajanslar
Paylaş :